Dünyanın büyük bir kısmını kaplayan denizler ve okyanuslar, hâlâ çözülmemiş birçok sırrı barındırıyor. Bu gizemli dünyanın derinliklerinde yatan gerçekler, herkesi şaşırtmaya devam ediyor.
Denizler ve okyanuslar, dünyanın %70’inden fazlasını kaplar ve gezegenin yaşamsal öneme sahip bölgeleridir. Ancak bu devasa su kütleleri hakkında bilinmeyen pek çok şey var. İşte sizi hayrete düşürecek 10 şaşırtıcı gerçek!
Okyanuslarda yaşayan fitoplanktonlar, fotosentez yoluyla dünyadaki oksijenin yarısından fazlasını üretir. Amazon Ormanları gibi karasal ekosistemler bu konuda bilinse de, okyanuslar oksijen üretiminde başta gelir.
Bilim insanları bugüne kadar denizlerde yaşayan yaklaşık 250 bin türü tanımlamış olsa da, uzmanlar gerçek sayının bunun 100 katını aşabileceğini düşünüyor. Keşfedilmemiş türler çoğunlukla okyanus tabanında ve derin sularda gizleniyor.
Okyanusun en derin noktası Everest Dağı’ndan daha derindir. Pasifik Okyanusu’nda bulunan Mariana Çukuru, Dünya’nın en derin noktasıdır. Bu çukurun derinliği, Everest Dağı’nın yüksekliğinden daha fazladır. Okyanus tabanındaki “Orta Atlantik Sırtı,” yeryüzünün en uzun dağ sırasıdır. Yaklaşık 65 bin kilometre uzunluğunda olan bu sıra, dünyanın çevresini iki kez saracak kadar büyüktür.
Dünyanın okyanus derinliklerinin sadece %20’si detaylı bir şekilde haritalandı. Ayın yüzeyinden daha az bilinen bu derinlikler, gelecekte yeni bilimsel keşiflere kapı aralayabilir. Dünyanın en uzun dağ silsilesi su altında bulunur. 56.000 km üzerinde okyanus havzalarının merkezi boyunca uzanan bir dağ zinciridir.
Büyük Okyanus’ta bulunan Mariana Çukuru, deniz seviyesinin 11 kilometre altında yer alır. Burada bulunan Challenger Deep noktası, dünyanın en derin bölgesi olarak kayıtlara geçmiştir.
Okyanus sularında çözünmüş halde büyük miktarda altın bulunmaktadır. Okyanus sularında tahmini olarak 20 milyon ton altın çözülmüş durumda bulunur. Ancak bu altının yoğunluğu o kadar düşüktür ki, şu anki teknolojilerle çıkarılması ekonomik olarak mümkün değildir.
Okyanuslardaki fitoplanktonlar, fotosentez yaparak atmosferdeki oksijenin büyük bir kısmını üretir. Bu nedenle okyanuslar, “Dünya’nın akciğerleri” olarak adlandırılır.
Küresel ısınma nedeniyle buzulların erimesi ve okyanus sularının genleşmesi sonucu deniz seviyeleri yılda ortalama 3,3 milimetre yükseliyor. Bu durum kıyı şehirlerini ve ekosistemleri tehdit ediyor.
Okyanuslar, Dünya’daki bilinen türlerin yarısından fazlasına ev sahipliği yapar. Henüz keşfedilmemiş milyonlarca deniz canlısı olduğu tahmin ediliyor. Bu devasa ekosistem, gezegenimizdeki yaşamın dengesini sağlayan önemli bir faktördür.
İnsanların ürettiği plastik atıklar, okyanuslarda devasa çöplükler oluşturmuştur. Bu çöpler, deniz canlılarının yaşamlarını tehdit etmekte ve ekosistemleri bozmaktadır. Pasifik Okyanusu’ndaki “Büyük Pasifik Çöp Alanı,” dünyanın en büyük plastik kütlesidir. Yaklaşık 1,6 milyon kilometrekare büyüklüğe sahip bu alan, okyanus ekosistemine büyük zararlar veriyor.
Denizler ve okyanuslar, güzelliklerinin yanı sıra insanlığın geleceği için kritik bir rol oynar. Oksijen üretimi, iklim düzenlemesi ve gıda kaynağı olarak hizmet eden bu devasa su kütlelerini daha iyi anlamak, dünyamızın sağlığını korumak için önemlidir. Keşiflerin devam etmesiyle birlikte, okyanusların sakladığı sırların birçoğunu çözeceğimiz bir gelecekle karşı karşıya olabiliriz.