Sen değil miydin bu şehre ait olan?. Şimdi ardından bıraktıkça bırakıp gittin. Şimdi perişan haldeyim. İçimde kendimden bile sakladığım duygularım var. Çok yoruldum… Çok yorgunum… Büyük bir yorgunluk diyorum… Sanırım yılların yorgunluğu olsa gerek.
Düşünemiyorum, hissedemiyorum, hissizleşiyorum… Bunun özrünü bir pencere kenarında oturup, kendimden dilemeliyim. Özlemin en kötüsü de bu ya ” kendine bile yabancılaşmak.” Peki karşılığında ne aldık. Koskocaman bir bırakılış… Ve sonra buna karşılık bir kez daha bırakırlar.. Onlar bırakmaya doymazlar, bizlerde bırakılmaya doymuyoruz.
Bizim yükümüz bedenimizdeki yük değil, zihnimizdeki yüktür. Hatırladıkça yükümüz daha da altından çıkılmaz hal alır. Oysa unutmayı becerebilsek belki de hatırlamak bu kadar yük olmayacak bize. Bazen kafamız patlatacak gibi oluyor. Çünkü unutamamanın yükü ağırdır. Oysa insanoğlu ne kadar umursamasızsa, yaşanmışlıklarında bir o kadar rahattır. Bu bizim için pek mümkün olmazsa da zamanla anlamaya başlıyoruz, kendimizi yaşamın hiçbir yerinde ait hissetmediğimizi.
Yaşam… İnsana hem acı hem sevinç getiren bir obje olmalıyken sanırım bize en çok yarayı getiren oydu. Bazen yara almamış halimizi o kadar özleriz ki.. bir daha asla eski biz olmayacağımızı düşünmek delirtiyor insanı ama nafile. Çıktık bir kere o eski benliğimizden. Her şeye rağmen seni düşünürken bile gülümsüyordum. Sanki ansızın hayattan koparıldım gibi. Ve sanki yaşımdan daha büyük yıllardır bu dünyada yaşıyormuşum gibiyim. Bir yerlerim acıyor ama o yaram nerde bende bilmiyorum. Acımın üstüne oturup düşünsem deli olurum..
Biliyorum …
TAKİPÇİMİZDEN
”SİZLER DE YAZILARINIZIN MERSİN ODAK HABER’DE YAYINLANMASINI İSTİYORSANIZ mersinodak@gmail.com ADRESİNE MAİL ATABİLİRSİNİZ”