TİP Mersin Milletvekili Adayı Hakan Güneş, “TİP, halkın suretinden bir parlamento yaratmaya çalışıyor, sizi kendinize oy vermeye çağırıyoruz” dedi.
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Mersin İl Örgütü aday tanıtım toplantısını büyük bir coşkuyla gerçekleştirdi.
Etkinliğe TİP Genel Başkanı Erkan Baş, çok sayıda Mersinli, parti üyesi, dostu ve gönüllüsü katıldı.
Deprem bölgesinden gelen müzik eğitmeni Cansu Daloğlu’nun şarkı söylemesiyle başlayan etkinlikte Silifke Folklor ekibinin dans gösterisi sahnelendi. Gösterilerin ardından TİP’in 11 maddelik ‘Kırmızı Çizgimiz’ dediği Seçim Bildirgesi, Mersinlilerle paylaşıldı.
Program, TİP Mersin’den aday olan; Hakan Güneş, Ebru Çerçi, Bülent Ufuk Ateş, Gencer Baykul, Şilan Ekinci, Uğurcan Esiroğlu, Ayşe Sibel Levent, Ali Hakan Çetin, Tenzile Yadigar Ak, Oğuz Özcanlı, Olcay Yılmaz Uluğ, Kamuran Günay, Deniz Arslan’ın tanıtılmasının ardından Güneş’in konuşmasıyla devam etti.
ERKAN: TESLİM OLMAMAK YETMEZ, ZAFER KAZANACAĞIZ
Etkinlikte konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, şu sözlere yer verdi:
“Bazı hatırlatmalar yaparak başlayacağım konuşmama. Önümüzdeki kısa zaman içinde ulaşmamız gereken binlerce mersinli arkadaşımız var. Özellikle rica ediyorum, hiç aklımızdan çıkarmamız gereken çok önemli bir görevle karşı karşıyayız; hep beraber saray rejimine son vereceğiz. 14 Mayıs’ı 15 Mayıs’a bağlayan gece Tayyip Erdoğan’ı hakkettiği yere, tarihin çöplüğüne yollayacağız. Bu çok önemli görev bizim ellerimizde.
20 yılın üstünde bir zaman oldu, 20 yıldır arkalarındaki tarikat, cemaat gücüne, arkalarındaki sermaye gücüne, elle geçirdikleri devlet gücünü halka karşı bütün şiddetiyle kullanmalarına rağmen 20 yıldır teslim olmadık ama şimdi zafer elde etmek zorundayız. Şu an itibariyle teslim olmamak yetmez, zafer kazanacağız.
‘BİR DAHA BU ÜLKEYİ HALK DÜŞMANLARININ ELİNE BIRAKAMAYIZ!’
Bir daha bu ülkeyi kadın düşmanlarının, Kürt düşmanlarının, işçi düşmanlarının, genç düşmanlarının, ez cümle bir daha bu ülkeyi halk düşmanlarının eline bırakamayız!
Sizi bu iktidardan kurtarırım diyen politikacı yalan söylüyor. Bizi bu iktidardan halk, bizler birleşerek, omuz omuza vererek, güvenerek kurtulabiliriz. İnanıyorum ki 15 Mayıs sabahı itibariyle hayatımızda Recep Tayyip Erdoğan diye birisi kalmayacak. Toplumun durumu her ne olursa olsun nabza göre şerbet vermiyoruz, ne görüyorsak onu anlatıyoruz.
15 Mayıs sabahı itibariyle bu ülkede 20 yıldır yaşanan yıkımın, yalanın, talanın, katliamların, emekçilerin alın terlerinden servetlerine servet katanların hesap vereceği günler başlayacak. Bizler 15 Mayıs sabahı ne kadar kararlı olursak ne kadar birbirimize sıkı sıkı sarılmış olursak hesap verme günleri o kadar çabuk gelecek. Bunun güvencesi Emek ve Özgürlük İttifakı olacak. Kullandığımız oylardan bir tanesi Tayyip Erdoğan’a hak ettiği tokadı vurmakken için kullanılacak. Bir de milletvekilliği seçimleri için oy kullanacağız ve biz TİP olarak o ikinci oyu kendiniz için, hepimiz için kullanın.
‘TİP’İN OLMADIĞI BİR MECLİS’TEN DAHA RİSKLİ BİR ŞEY OLAMAZ’
Biz sadece seçim yapıp iktidar değiştirmeyeceğiz. 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimler esas olarak cumhuriyetin ikinci yüzyılına girecek kapıyı açacaktır. Biz açıkça şu soruyu sormak durumundayız: bundan 100 yıl önce tek adama karşı bir saltanat düzenine karşı ‘Egemenlik bizimdir’ diyerek yobazın karanlığını, yabancının saltanatını yenerek bir cumhuriyeti inşa ettik. Ne oldu da hepimizin canıyla kanıyla kurduğu bu ülke 80 yıl sonra gericilerin, yobazların, faşistlerin eline düştü? TİP buna bir yanıt veriyor: geride kalan 80 yıl boyunca solsuz kalan bir ülke soluksuz kalan bir ülke oldu. Solu yok etmek için tarikatların önünü açtılar, solu yok etmek için komanda kampların faşistleri örgütlediler, halkın siyasete katılımının önünü kesmek için barajlar koydular, bağımsızlık, devrim, sosyalizm diyen gençlerimizi idam sehpalarına yolladılar. Tüm bunların sonucunda bu ülke Erdoğanların eline düştü.
Benzer bir senaryoyla karşı karşıya kalmamak için de önümüzdeki yüzyılda daha dikkatli olmak zorundayız. TİP’in olmadığı bir Meclis’ten daha riskli bir şey olamaz. TİP’siz bir Meclis en riskli bir meclis. Kadınların, LGBTİ+’ların, öğretmenlerin, basın emekçilerinin olmadığı meclisten daha büyük bir risk yoktur önümüzdeki yüzyıl için. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin önümüzdeki yüzyılını inşa etmek için hep birlikte üzerimize düşen görevi hep birlikte gerçekleştireceğiz.
GÜNEŞ: BU REJİMİ O SON GÜNÜNÜ GÖRMEK İSTİYORUZ
Mersinlilere seslenen TİP Dış Politikalardan Sorumlu Merkezi Yönetim Kurulu (MYK) Üyesi, Hatay deprem koordinatörü Güneş, “Nefesimizi tutmuş o günün gelmesini bekliyoruz: 14 Mayıs’ın gelmesini bekliyoruz. 14 Mayıs’ın gelmesini ve bu soygun, talan ve yalan rejiminin bitmesini bekliyoruz. 14 Mayıs’ın gelmesini ve insana düşman, doğaya, kadına, gençlere, emeğe, laikliğe ve cumhuriyete düşman bu rejimi o son gününü görmek istiyoruz” sözlerine yer verdi.
‘BU HÜKÜMSÜZ HÜKÜMETTEN KURTULMAYI İPLE ÇEKİYORUZ’
Güneş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
“Bir ülkeyi diri diri enkaz altına bırakan ne dirimize ne ölümüze sahip çıkmayan bu hükümsüz hükümetten kurtulmayı iple çekiyoruz.
Soma’da Madencinin ölümünü seyretmekle kalmayıp sokakta bizi tekmeleyen bu haysiyet düşmanı rejimin o son gününe şahitlik edeceğiz.
Çocuklarımızı tarikat yurtlarına mahkûm eden, sonra onların diri diri yanmalarına yahut tacize uğramalarına seyirci kalan bu kötülük düzeninden kurtulacağız.
Ormanlarımız yanarken, tarımımız çökerken, yurttaşımız sefalet ücretine mahkum edilirken, kendileri ve bir avuç suç ortağıyla servetlerini büyütenlerin o son gününü beraber getireceğiz.
O gün, Cumhuriyetin 2’nci yüzyılına girerken, ikinci bir kurtuluş günü olarak geçecek.
Ne demiştik Gezi’de: Bu daha başlangıç dememiş miydik? İşte asla vazgeçmeden inatla yürüdüğümüz o 10 yılın sonunda Gezi’nin çocukları bugün yeniden tarih yazıyoruz. Hani o sokaklara inen milyonlarca gezici var ya, işte o gezicilerin sözünü söyleme günü geldi. O gün bugündür sevgili arkadaşlarım.
Seni unutursak kalbimiz kurusun diye söz verdiğimiz Ali İsmail’in, Berkin’in kardeşleri, arkadaşları, abi ve ablaları sizlere sesleniyorum: Bir inat hikayesini bir umut hikayesine çevirme zamanı. Başarma zamanı. Bunca kaybettiğimiz canımızın hesabını sorma zamanı.
‘TİP’İN NE BARAJ SORUNU VARDIR NE DE KİMSENİN OYUNU BÖLMEKTEDİR’
14 Mayıs’a kadar her gün ve her saat çalışmak zorundayız. Secim güvenliği için, verdiğiminiz her oyun sayılması ve yerini bulması için çalışmak zorundayız.
TİP’in baraj sorunu var diye bilinçli çarpıtmaları el altından servis edenlerin heveslerini kursağında bırakmak için çalışmak zorundayız.
TİP’in ne baraj sorunu vardır ne de kimsenin oyunu bölmektedir. Her siyasi parti gibi TİP de sesi olduğu kitlelerin oyunu ister ve insanlar da kimseye mahkum değildir.
Türkiye İşçi Partisi halkın suretinden bir parlamento yaratmaya çalışmaktadır. Sizi kendinize oy vermeye çağırıyoruz. Artık zenginlere patronlara, ölümden beslenen barış düşmanlarına, kadın düşmanlarına tek bir oy dahi verilemez. Tek bir oy dahi muhalefet saflarında görünen eski AKP’lilere MHP’lilere de verilemez.
‘BİR OY PİRO’YA, BİR OY İSE TİP’E…’
Yoksa nasıl hesaplaşacağız Suriye’deki cihatçı politikayla, IŞİD’e yol veren dış siyasetle, Kürdü Türkü düşmanlaştıran, Alevi’yi hakir gören, yoksulu teklemeyen bu düzenle nasıl hesaplaşacağız?
İstanbul Sözleşmesi geri gelmeyecekse, cihatçı, ümmetçi dış siyasetten kurtulamayacak isek tarımı uluslararası tekellerden kurtaramayacak, enkaz haline gelmiş ekonominin acı reçetesi yine yoksullara kesilecekse, biz bu mücadeleyi neden verdik demeyecek miyiz?
Onun için elimiz titremeyecek: Bir oyumuz Erdoğan karşısında sayın Kılıçdaroğlu’na, gençlerin tabiriyle bir oy Piro’ya, bir oy ise TİP’e…
Sözlerimi bu sabah aldığım bir mesajla bitirmek istiyorum. Mezitli’den şahsen tanımadığım genç bir kardeşim şöyle yazmış:
‘İki oyumuz var. Genel anlamda önemsiz olabilir ama bizim için değerli, ve biz size güveniyoruz. Bizim gibi düşünen insanların artması ve Meclis’te sesinizin daha gür çıkması ümidiyle. Eşimle birlikte, çocuğumuzun geleceğini size emanet ediyoruz.’
Bir insana yüklenecek en ağır yük bu olsa gerek, yani çocukların geleceğini emanet etmek. En ağır ve en onurlu emanet.
‘BİRLİKTE BAŞARACAĞIZ’
Mezitli’ye, Yenişehir’e Akdeniz’e Toroslar’a, Tarsus’a sözüm olsun, Anamur’a, Mut’a, Gülnar’a Aydıncık’a sözüm olsun, Silifke’ye, Çamlıyayla’ya, Erdemli’ye, Bozyazı’ya sözüm olsun. Çocuklarımızın geleceğini birlikte inşa edeceğiz, onların meymenetsiz politikacıların adlarını öğrenmek zorunda kalmadıkları, sadece koşup oynadıkları kahkaha sevinç dolu bir ülke inşa edeceğiz. Bu uzun yolda benimle, 12 vekil adayı arkadaşımla, yüzlerce yoldaşımla, binlerce gönüllümüzle yan yana gelen yeni yol arkadaşlarım var olun sağ olun. Birlikte başaracağız.”