Boyun, sırt ve bel bölgesinde yaşanan ağrılar farklı nedenlerden kaynaklanabiliyor. Bu bölgede hissedilen ağrılar genellikle kas kaynaklı olsa da, özellikle gece uykudan uyandıran ağrılar daha ciddi rahatsızlıklara işaret edebiliyor.
Bu tabloya kol ve bacaklarda uyuşma, güçsüzlük, idrar ve büyük tuvaleti tutamamak gibi sorunlar da ekleniyorsa genellikle omurga tümöründen şüpheleniliyor. Ancak benzer belirtiler bel ve boyun fıtığında da ortaya çıkabildiği için teşhis ve tedavide geç kalınabiliyor. Doç. Dr. İsmail Oltulu, omurga tümörleri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Omurganın tümörleri primer( birincil) ve metastatik tümörler olarak ikiye ayrılmaktadır. Primer omurga tümörleri, omurganın kendi kemik ya da yumuşak dokusundan köken alıp büyüyen tümörlerdir. Metastatik omurga tümörleri ise başka dokulardan kaynaklanıp omurgaya sıçrayabilmektedir. Omurgada en sık meme, akciğer, prostat, mide ve bağırsak tümörlerinin metastazları görülmekle birlikte diğer bölge tümörlerinin de yayılımı olabilmektedir. Omurga vücutta kemik metastazlarının en sık görüldüğü bölgelerin başında gelmektedir. Omurga tümörleri kafatasından kuyruk sokumuna kadar ilerleyen omurga üzerinde her yerde ortaya çıkabilmektedir.
Omurganın, gövdeyi ayakta tutmanın yanı sıra içerisinden geçen omuriliği bir kafes gibi sararak koruma görevi de bulunmaktadır. Omurgada oluşan tümörler ister iyi huylu ister kötü huylu olsun büyüklüğüne bağlı olarak omuriliğe baskı yapabilmektedir. Tümörün yarattığı baskıya bağlı olarak;
Kötü huylu omurga tümörlerinde ağrılar inatçı karakterde ve gece uykudan uyandıran tarzda yaşanabilmektedir. Aynı zamanda kilo kaybı da kötü huylu omurga tümörlerinde bu belirtilere eşlik edebilmektedir. Genç yaşta görülen iyi huylu bazı omurga tümörlerinde ağrı ile birlikte hastalarda skolyoz görülebilmektedir.
Yaşanan belirtiler hasta tarafından bel fıtığı gibi farklı rahatsızlıklarla karıştırılabildiği için doktora başvurma konusunda geç kalınabilmektedir. Doktor muayenesinin ardından Manyetik Rezonans (MR), Bilgisayarlı Tomografi (BT) ve röntgen gibi radyolojik görüntülemelerle şikâyete neden olan lezyon kolaylıkla belirlenebilmektedir. Omurga tümörü belirlendikten sonra kapalı biyopsi yöntemi ile tümörün tanısı konulabilmektedir. Ayrıca belirlenen lezyonun omurga kaynaklı primer tümör veya metastaz kaynaklı olup olmadığının belirlenmesi için PET CT görüntülemesi de yapılmalıdır. Omurgaya sık metastaz yapan meme, akciğer, prostat, tiroid gibi organlarında incelenmesi, bazı özel kan tahlilleri ile laboratuvar incelemelerinin yapılması da teşhis bakımından önemlidir.
Omurga tümörlerinin tedavisi; omurga cerrahi, medikal onkoloji, radyasyon onkolojisi, nükleer tıp, radyoloji ve girişimsel radyoloji ile algoloji uzmanlarının beraber hareket etmesini gerektiren multidisipliner bir yaklaşım gerektirmektedir. Primer ve metastatik omurga tümörlerinin tedavisi farklılık göstereceği için tedavinin kişiye özel planlanması gerekmektedir. Primer yani omurganın kendisinden kaynaklanan tümörlerde, tümör tek parça halinde vücuttan uzaklaştırılmalıdır. Metastatik omurga tümörlerinde tedavi;
Metastatik tümörlerde hedef hastanın yaşam süresini uzatmakla birlikte yaşanan şikayetleri azaltmak, ağrıyı gidermek, yaşam kalitesini artırmak, gelişebilecek felç gibi riskleri ortadan kaldırmaktır. Her hastaya özgü farklı tedavi yöntemleri bulunmaktadır. Modern teknolojik araçlarla metastatik omurga tümörlerinde kapalı ameliyatlar, ameliyatsız radyo cerrahi denilen sterotaktik radyoterapi yöntemleri ya da cerrahi ile birlikte kombine edilen radyoterapi yöntemleri uygulanabilmektedir.
Kaynak: BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı