Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Kanal 33, İçel TV, HRT ve Koza TV ile çok sayıda radyoda yayınlanan programda; Ferudun Gündüz ve Ahmet Özdemir’in canlı yayın konuğu olarak, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
“Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak bölgede yangın söndürme çalışmalarına katkı sunduk”
Başkan Vahap Seçer, yaşanan orman yangınlarına müdahale konusunda son durumla alakalı bilgiler verirken, sıcak havanın sadece bölgemizde değil, diğer bölgelerde de orman yangınlarına sebebiyet verdiğinden bahsetti. Mersin’in bölge olarak yüzölçümünün yaklaşık yarısının ormanlık alan olduğundan söz eden Başkan Seçer, yaşanan yangına ilişkin; “Biz de Mersin Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekibi ve diğer birimler bölgede yangın söndürme çalışmalarına katkı sunduk. İl Afet Koordinasyonu’na katkı yaptık, diğer kurumlarla beraber biz de görevimizi yerine getirdik. Orada itfaiye teşkilatında 78 arkadaşımız, 28 aracımız oradaydı. Bunun dışında iş makineleri, greyder ve diğer makineler de orada görev yaptı” dedi.
Gülnar’ın Korucuk, Çavuşlar ve Tepe mahalleleri hariç 3 mahallede herhangi bir konut yanma konusu olmadığını, tarım alanlarında hasar bulunduğunu kaydeden Seçer, “Ancak Kavakoluğu Mahallesi’nde 3’ü aktif kullanılan, diğer 9’u da boş olan evlerin yandığının bilgisini aldık. Kontrol altına alındı ama bu demek değildir ki, ‘bu yaz kolay geçecek’. Hava sıcaklıklarına bağlı olarak zaman zaman bu olaylarla karşılaşabiliriz. Can kaybının olmaması tabi ki sevindirici. Maddi hasarlar vardır ama bunlar da tabi ki gerekli kurumların çalışmaları sonucu ortadan kaldıracaktır” diye konuşarak, geçmiş olsun dileğinde bulundu.
“Çevre sorunlarının yoğun olabileceği her türlü dinamik burada var”
Başkan Seçer, çevre konusunun dünyanın sorunu olduğunu ifade ederek, “Bunun sonucunda da Türkiye olarak bundan etkilenmememiz mümkün değil. Belki de en çok etkilenen ülkelerin başında geliyoruz. Mersin de aynı şekilde. Bir anlamda da aslında çevre sorunlarının yoğun olabileceği her türlü dinamik burada var. Sahil kentisiniz, limanınız, sanayiniz, tarımınız var. Burası birçok konuda aktivitesi yüksek, çok canlı ve hareketli bir kent. Sanayi atıklarından tutun gemi atıklarına, deniz kirliliğine, çevresel ve evsel atıklara kadar bunların her biri çevre kirliliğine birer etmen” ifadelerini kullanarak, Büyükşehir birimlerinin bu konuda önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi.
“Deniz kirliliği ile ilgili yetkilerimiz çerçevesinde çok disiplinli çalıştığımızı söyleyebiliriz”
Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı’nın yoğun bilimsel çalışmalar yaptığını ifade eden Seçer, Temiz Akdeniz Projesi ile ilgili de son 3 yıldır önemli adımlar atıldığını aktardı. Karbon ayak izi çalışmalarının, bunların raporlanmasının ve kamuoyu ile paylaşım çalışmalarının da düzenli olarak yapıldığını dile getiren Seçer, “Bunun dışında, elbette ki kentin yaşam kaynaklı yarattığı kirliliği de önleme çalışmalarını belediye kendi sorumluluk alanları içerisinde sürdürüyor. Bizim deniz kirliliği ile ilgili yetkilerimiz çerçevesinde çok disiplinli çalıştığımızı söyleyebiliriz. Çevre Bakanlığı’nın belirlediği koordinatlar içerisinde denetimlerimizi yapıyoruz. Gemilerin deniz kirliliği konusunda tespitleri durumunda çok yüksek cezalar kesiliyor ve bu cezaları ödemeyen gemiler de hareket edemiyor. O derece kurallar katı, cezalar yüksek ama bunlar dahi caydırıcı olamıyor ve maalesef sürekli denizlerimizi kirleten, kimyasal atık bırakan, gemi atıklarını bırakan olaylarla karşı karşıya kalabiliyoruz” dedi.
Çevre konusunun ardından, sinekle mücadele konusuna da değinen Başkan Seçer, herkesin üzerine düşeni yapması ve mevzuata uygun davranması durumunda, aslında ne çevre kirliliğinden ne de buna bağlı olarak küresel ısınmadan söz edileceğini kaydetti. Mersin’in resmi nüfusu ile fiili nüfusu arasında da çok fark olduğunu vurgulayan Başkan Seçer, “Bugün 2 milyona yaklaşan bir resmi nüfus var ama fiili olarak herhalde şu anda yaz mevsimi ve nüfusumuz 2.7 milyondan aşağı değildir. Bu durumun yarattığı bir ilave yük var. Zaten kayıtlı 300 bin sığınmacı ya da farklı statüde yabancı yaşıyor. 230 bin civarında kayıtlı Suriyeli var. Bunun dışında Rus, Ukraynalı ya da Afgan ve Kuzey Iraklı var. Değişik milletlerden insanlar yaşıyor. Kayıt dışı olanlar var. Deprem dolayısıyla zorunlu olarak buraya gelenler var. Henüz burada kayıtta görünmeyenler var. Biz depremden sonra da bunu dile getirdik. Yani sürekli olarak hatırlayacağınız gibi su tüketimi arttı, evsel atık arttı. Yüzde 15 oranında bizim çöpümüz arttı. Bu değerlendirmeleri biz sürekli yapıyorduk” ifadelerini kullandı.
“Başkalarının sağlığını tehdit edecek noktaya geldiğimiz noktada özgür olmaktan çıkıyoruz”
Vatandaşların da bu anlamda bilinçli olması gerektiğini dile getiren Seçer, çöpleri çöp konteynerlerine güzel bir şekilde poşetleyip, ağzını bağlayarak atmanın öneminden de bahsetti. Çöpleri gelişigüzel bırakmanın sinek ya da diğer haşerelerin üremesine, koku yayılmasına ve çevrenin kirlenmesine uygun ortam hazırladığına da dikkat çeken Seçer, “İşte bu toplumsal bilinç. Bu toplumsal bilinç de aileden başlıyor, okulda devam ediyor. Sokakta, iş yerinde, hayatın her alanında toplu yaşamın gerektirdiği medeni standartları bizim yakalıyor olmamız lazım. Toplu yaşarken özgürlüklerin de sınırlı olduğu, başka birinin özgürlük alanına girene kadar özgür olduğumuzu bilmemiz lazım. Başkalarının sağlığını tehdit edecek, huzurunu kaçıracak ya da onlara rahatsızlık verecek noktaya geldiğimiz noktada aslında biz özgür olmaktan çıkıyoruz, başkasının özgürlüğünü kısıtlıyoruz. Şimdi bu da o. Yani sizin çöpü kaldırıp sokağa atma özgürlüğünüz olamaz. Elinizdeki pet şişeyi refüjlere bırakma, trafik ışıklarında arabanın camını açarak izmariti ya da içtiğiniz bir meşrubatın kabını oraya atma özgürlüğünüz yoktur. Herkes buna riayet ederse çevre kirliliği de olmaz” dedi. Mevzuat gereği de çöp toplamanın ilçe belediyelerinin sorumluluğundan olduğunu dile getiren Seçer, Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ise sadece kendisine ait olan caddelerin temizliğini yaptığını ve ilçe belediyelerinin topladığı çöplerin bertarafından sorumlu olduklarını kaydetti.
“Vatandaş hangi görevin hangi kuruma ait olduğunu çok bilmiyor”
Sahil temizliği ile ilgili de kendilerine yoğun şikayetler geldiğini ifade eden Seçer, Bakanlığın bu konudaki eylem planından söz etti. Sahil temizliğinden sorumlu olan kurumun da ilçe belediyeleri olduğunu ifade eden Seçer, “Ancak ilçe belediyelerinin toplayıp bir noktada biriktirdiği, bizim terfi istasyonlarımıza getirdiği ya da bertaraf tesislerimize götürdüğü atıkların bertarafı ile Mersin Büyükşehir Belediyesi sorumludur. Vatandaş hangi görevin hangi kuruma ait olduğunu çok bilmiyor. Belediyelerin hangi görevde olduğunu, hangi sorumluluğunun olduğunu pek bilmiyor. Bir yol şikâyeti geliyor, o yolun ilçe belediyesine mi Büyükşehir’e mi, Orman’a mı, Karayolları’na ait olduğunu bilmiyor. Vatandaşlar bilmeyebilir. Adınız Büyük ve Büyükşehir olunca bütün sorunların tabi ki şikâyet merkezi siz oluyorsunuz” dedi.
“Mersin Türkiye’nin özetidir”
Gazetecilerden gelen “Mersin nasıl bir kent?” sorusu üzerine de açıklamalarına devam eden Başkan Seçer, Mersin’in en büyük sıkıntısının reklamının olmaması olduğunu dile getirdi. Seçer, “Mersin; güçlü, dinamik, ekonomisi, tarihi geçmişi, kültürel birikimi ve demografisi muazzam bir kent. Mersin çok dinamik bir yer. Mersin’i dinamik kılan özelliklerden bir tanesi doğal olarak nüfusudur. Burada nüfus Türkiye’nin özetidir. Çünkü Mersin göçlerle büyüyen bir kenttir. Limanla beraber tüm dünyanın ilgisini çekmiş. Burada ihracat, ithalat yapmaya başlamış, Türkiye’nin her tarafından şu ya da bu sebeple insanlar buraya gelmiş” dedi.
“Mersin’in merkezden daha fazla pay alması lazım”
Mersin’in geçmiş yıllara göre tanınmaya artık daha açık bir yer olduğunu kaydeden Seçer, “Çünkü her açıdan gelişiyor. Daha güzel bir kent oluyor. Yatırımlar oluyor, ticareti gelişiyor. Türkiye’nin önemli bir ticaret merkezi ve ihracat kapısı. Buradan ithalat da oluyor. 11-12 milyar doların üzerinde bir dış ticaret hacmini yakalamışsınız. Liman, Serbest Bölge ve her sektör var burada. Burada yok yok. Mersin çalışıyor, üretiyor. Bunu hep söylüyorum ve siyaseten söylemiyorum; Mersin’in merkezden daha fazla pay alması lazım. Yeterli değil. Bu gerçekleri ortaya koymak lazım. Siyaseten kavga etmek adına ya da birbirimizin bileğini kıvırmak adına, zora düşürmek adına bunları söylemiyoruz. Bunlar realite” diye konuştu.
Devam eden havaalanı inşaatı çalışmalarına da değinen Seçer, bunun kente değer katacağından da söz etti. Başkan Seçer, “10-12 senedir keşke gecikmeseydi, bitseydi. Bunları hangi Mersinli istemez? İktidar partisine mensup siyasiler de bundan rahatsız değil mi? Bir an önce bitsin isterim. Hafta sonu Batı’ya doğru gidip gelmek bir eziyet oluyor. Uzun yıllardır konuştuğumuz Çeşmeli-Taşucu Otoyolu’nun tamamlanması gerekli. Yaklaşık 30 yıldır Sahil Yolu çalışmaları var ve ağır aksak ilerliyor” dedi.
“Bu insanların burada yaşam koşullarının yarattığı ilave yüklerin ortadan kaldıracağı tedbirleri almak da yöneticilere düşer”
Mersin’de yoğun bir şekilde resmi nüfus dışı insan yaşadığını da kaydeden Seçer, “Bunun statüsü sığınmacı ya da son deprem dolayısıyla ortaya çıkan gelişmelerden buraya gelen vatandaşlarınız, onlar sizin canınız ciğeriniz. Ülkenin insanları. Türkiye Cumhuriyeti kimliği taşıyan her insan, her noktaya gider özgürce yaşar. Buna mani bir şey yok. Ama bu insanların burada yaşam koşullarının yarattığı ilave yüklerin ortadan kaldıracağı tedbirleri almak da yöneticilere düşer. Herkes rahatsızlık duyar. Kiralar çok arttı. Hepimiz söylüyoruz. Çünkü sosyal konut açığı var. Bu konuda özel bir çalışma yapılması gerektiği aylardır bağırdığımız konular” diye konuştu.
Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak yeni ve geniş bulvarlar açtıklarını kaydeden Seçer, “Bizim bu çalışmalarımız gerçekten 4 yıldır takdire şayan ve vatandaşlardan da bu konuda geri dönüşleri olumlu aldığım zaman da mutlu oluyorum. Çünkü yaptığınız yatırımlarda Yol Asfalt Birimi’ne bütçenizin çok önemli bir payını veriyorsunuz. Asfalt yapmak kolay işler değil. Güzel güzel bulvarlar açıyoruz” dedi ve son olarak yaptıkları çalışmalarda biri olan Tarsus-Çamlıyayla Yolu Genişletme ve Yenileme Projesi’ni anlattı.
Başkan Seçer, “Herkes diyor ki; ‘Mersin Belediyesi son dönemde yaptığı yol çalışmalarıyla belediyelerin de çok kaliteli asfalt yapacağını, yapabileceğini gösterdi.’ Bu bir realite. Biz de mutlu oluyoruz. Trafik daha rahat oluyor. Araçlar hasar görmüyor. 4. Çevre Yolu’nu bitirmemiz, 3. Çevre Yolu’nu genişletip orada hiç görülmemiş bir kavşak modeli ile gerçekten yeni bir sistem yaratmamız, kanalize kavşaklar ya da şimdi 2. Çevre Yolu’nun devamı olan 7 Kardeşler’den Davultepe’ye kadar yaptığımız ilk etapta 2 bin 200 metrelik çalışma, ki bu 9 kilometrelik bir çalışma olacak Çeşmeli otobanına kadar; bunlar çok önemli çalışmalar. Oluşabilecek sorunları görüp, yaptığınız hamlelerdir. Hiçbir şey yokmuş gibi oturursanız, 5 yıl sonra, 10 yıl sonra problemlerin kat be kat arttığını görürsünüz. Sorunlar halının altına süpürülmekle olmuyor” dedi.
“Köy demek; üretim, tarım demek”
Kırsal mahalle ve grup yollarının yapımına önem verdiklerini belirten Başkan Seçer, görevde bulunduğu süre içerisinde il genelinde toplam 1.6 milyon ton asfalt kullanıldığını ve köy yollarına 2 bin 250 kilometre sathi kaplama yapıldığını söyledi. Asfalt yapmanın bir övünç kaynağı olmaması gerektiğine dikkat çeken Başkan Seçer, “Köy demek; üretim, tarım demek. Bu ürünlerin pazara, merkeze gelmesi için kaliteli ve düzgün yollar olacak ki sağlıklı bir şekilde ürünler gelsin” dedi.
“Büyükşehirler arasında mali disiplin açısından en iddialı Belediyeyiz”
Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin Türkiye’deki 30 Büyükşehir içerisinde mali disiplin açısından en iddialı belediye olduğunu dile getiren Seçer, tüm hizmetlerin belli plan ve programlar çerçevesinde hayata geçirildiğini kaydetti. Göreve geldiğinde Büyükşehir ve MESKİ bütçesinin yapılmış olduğunu ve 2019 yılında bütçenin gerçekleşme oranının yüzde 70’lerde kaldığını ifade eden Seçer, “Geldiğimizde toplamda yaklaşık 3 milyar TL bütçe vardı. Yani bütçe demek; ‘Benim bu yıl içerisinde gelir – gider bütçem, denkliğim bu olacak’ demektir. Bu bütçe gerçekçi olmalı. İlk yıl haricinde, ki o bütçeyi ben yapmadım, bütçe gerçekleşme oranı yüzde 99’lara kadar geldi. Neredeyse her dediğimizi yapmışız. Mali disiplin budur. Belediyenin 3 milyar TL borcu vardı. TL bazında söylüyorum, bugünkü parayla 530 milyon dolardı. Ama bugün gerçekçi bir bütçe var. Her iki kurum 15,5 milyar civarında bütçesi var. İki kurumun toplam borcu 3,5 milyar lirayı geçmez. Baktığınız zaman döviz bazında siz 530 milyon dolarlardan, bu borcun yaklaşık olarak 320 milyon dolarını ödemişsiniz zaten. Bu ciddi bir şey. Ben o paralarla metroyu hiç finansman ihtiyacı duymadan bitirebilirdim” diye konuştu.
“Yaptığım bütün hizmetler dengeli olmalı”
Belediyelerin borcunun olmasının normal olduğunu ancak mantık çerçevesinde olması gerektiğini dile getiren Başkan Seçer, “Benim mali tablom bu. Ben böyle bir mali tabloyu devralmış olsaydım emin olun şu gün yaptığım hizmetin üzerine yüzde 50 daha yapardım. Geçen yıl bütçem yaklaşık olarak devraldığım borca eşit. Yaptığım yol, sosyal hizmet, sağlık hizmeti, park bahçe bakımı, diğer aklınıza gelen bütün hizmetler dengeli olmalı” dedi.
“Tahammül edemediğim konuların başında israf gelir”
Sadece Belediye Başkanı olarak değil hayatın her alanında gereksiz harcamalara karşı olduğunu ifade eden Seçer, “Hayatın her alanında tahammül edemediğim konuların başında israf gelir. Türkiye’nin bir bütçesi vardır ve bunun kaynağı yüzde 85-90 vatandaşlardan alınan vergilerdir. Yaptığım yol, gönderdiğim gıda, çocuğa gönderdiğim süt vatandaşımın parası. Biz burada israf yapamayız. Ben siyasete girmeden önce iş dünyasındaki aktif bir insandım. Para ve insan nasıl yönetilir, yatırım nasıl yapılır, ömrüm bu işlerde geçiyordu. Şu anda duyduğum rahatsızlığı kendi paramı sevk ve idare ederken çekmedim. Çünkü emanet para, bunun vebali büyük. Hele hele bir seçilmiş olarak, halk güveniyor size, onun parasına halel getirmek aslında halka ihanet etmektir. Benim dünyam da, dünya görüşüm de bu. Bu halkın bize emanet ettiği her kuruşun farklı bir değeri vardır” ifadelerini kullandı.
“Toplumsal cinsiyet ayrımcılığı tüm dünyanın sorunu”
Yöneltilen bir soru üzerine kadınlara yönelik hizmetlerden söz eden Başkan Seçer, toplumsal cinsiyet ayrımcılığının temel bir sorun olduğunu söyledi. Bu sorunun sadece Türkiye’ye özel değil tüm dünyanın sorunu olduğunu vurgulayan Seçer, “Hepimizin bu sorunun çözümü için üzerine bir şeyler koyması lazım. Sadece çalışma hayatında değil, siyasal hayatta da böyle. 600 sandalyeli parlamentonun dağılımına cinsiyet olarak bakın, arada uçurumlar görürsünüz. Belediye çalışanları oranına bakın, yüzde 50’yi tutturamazsınız elbette ki ama geldiğimiz günden bu yana bir artış oldu. En son aldığım rakamlarda yüzde 17’lik oran şu anda yüzde 24’lere çıkmış düzeyde. Elbette biz pozitif ayrımcılık yapıyoruz. Hatırlayın bizden önceki dönemde Kadın Daire yoktu. Bizim zaten çalışmamız da hazır bekliyordu. Kâğıt üzerinde hemen işlemleri başlattık. Sonra Meclis’te kabul edildi, Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi kuruldu ve başında da kadın bir daire başkanımız var” şeklinde konuştu.
“Toplumsal cinsiyet eylem planı konusunda çok değerli çalışmalar yapıyoruz”
Kadınların el emeği ürünleri pazarlamalarından onların hukuki problemlerinde, çocuğunun psikolojik probleminde ya da kadının kendi psikolojik problemine, eşiyle, ailesiyle yaşadığı problemlere kadar her şeyiyle ilgilendiklerine dikkat çeken Seçer şunları söyledi:
“Bu anlamda biz toplumsal cinsiyet eylem planı konusunda da çok değerli çalışmalar yapıyoruz. Bu konuda bunu izleyen kurumlar tarafından da takdir edilen bir belediyedir burası. Çünkü bizim yaptığımız eylem planı içerisinde çok detaylar var. İzlenebilirlik, denetlenebilirlik, kâğıt üzerinde ‘Yaptı’ desinler diye değil. Biz bir sonuç alıyoruz. Netice itibariyle bu işin otoriteleri, kurumları ciddi olarak bu işe kafa yoran, zaman harcayan kitlelerle, kurumlarla ve kişilerle de iletişim halindeyiz.”
“Cumhuriyet demek; kadının öne çıktığı çağdaş bir toplum demek”
Cumhuriyet Halk Partisi mensubu bir belediye başkanı olarak kadına bakış açısının Mustafa Kemal Atatürk’ün 100 yıl önce gösterdiği hedefler doğrultusunda olduğunu aktaran Başkan Seçer, “Biz Cumhuriyet ülkesiyiz. Cumhuriyet demek; kadının öne çıktığı çağdaş bir toplum demek. Dünya, kadını ikinci üçüncü planda tutarken birçok medeni ülke, 1930’lu yıllarda ‘Onlar da yönetecek. Muhtar, belediye başkanı, milletvekili olacak’ diyen bir zihniyetin kurduğu ülkedir Türkiye Cumhuriyeti. Modern kadın, seküler kadın, okumuş kadın, eğitim almış kadın dendiğinde Cumhuriyet akla gelir, Cumhuriyet Türkiye’si akla gelir. Biz de bu bakış açısıyla seçilmiş belediye başkanlarıyız. Ben Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediye başkanıyım. Kadına bakış açım bundan 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Değişik bir Türkiye yaratacağız, devrim yapacağız. Daha seküler, modern, müreffeh ve demokratikleşen bir Türkiye yaratacağız’ ülküsünün devamıdır. Bizim çalışmalarımız bundan ibarettir” dedi.
“MESKİ ticari bir kurum değildir, kamu yararına çalışır”
MESKİ’nin önemli bir kurum olduğuna değinen Başkan Seçer, en önemli gelirinin fatura geliri olduğunu kaydetti. Evsel atık toplama vergisinin ilçe belediyelerine ait olduğunu hatırlatan Başkan Seçer, “Her 100 liralık faturanın 100 lirası MESKİ’ye gelmiyor. Bunun önemli bir kısmı, belki de yüzde 50’ye yakını vergi olarak gidiyor. Evsel atık vergisi olarak, çevre tüketim vergisi olarak gidiyor ve MESKİ’nin kasasına girmiyor. Biz burada tahsilat görevi yapıyoruz. Vatandaşlarımın bunu bilmesini isterim. MESKİ ticari bir kurum değildir. MESKİ bir kamu şirketidir, kamu yararına çalışır” dedi.
“İller Bankası’ndan MESKİ’nin hesabına 1 Dolar, 1 Euro para girmedi”
MESKİ’nin gerçekleştirdiği alt yapı ve teknoloji yatırımlarının pahalı yatırımlar olduğunu ifade eden Başkan Seçer, bu noktada kredi ve hibeye ihtiyaç duyduklarını ancak destek alamadıklarını söyledi. Seçer, “Kredi bulamazsanız yatırım yapmak sıkıntı olur. Sizin faturalardan kasanıza giren para zorunlu giderlerinizi ancak karşılar. Elektrik gideri şu andaki en büyük sorunumuz. Ödediğimiz yıllık elektrik faturası 1 milyarın üzerine çıktı. Bu önemli bir rakamdır. Biz her şeye rağmen göreve geldiğimiz günden bu yana MESKİ’ye 10 milyar TL’ye yakın bir yatırım yaptık. MESKİ’nin görevde olduğum 4 yıl boyunca ne iller Bankası’ndan ne İller Bankası’nın koordinasyonundaki yurtdışı hibelerinden 1 Dolar, 1 Euro hesabına girmiş bir para yoktur” diye konuştu.
MESKİ’de yaptıkları en önemli yatırımlardan biri olan SCADA sistemini de anlatan Başkan Seçer, sistem sayesinde su kaybı ve kayıp-kaçak oranının azaldığını kaydederek, “ Kayıp-kaçak yüzde 40’ların üzerinde. Bu da daha da yüksek oranlardaydı. Bu bile yüksek. Olması gereken maksimum 20’lerdir. Kayıp dediğiniz; su yer altından kayboluyor. Çünkü demode alt yapınız var, suyun nereye gittiği belli değil. Diğer taraftan kaçak; biz çok sıkı denetim yapıyoruz. Özellikle kırsal mahallelerde bazı vatandaşlar, vatandaşın içme suyu için yapılan boruları delerek bahçelerini suluyorlar, tarımsal amaçlı kullanıyorlar. Bu yasal ve etik değil” ifadelerini kullandı.
“Borçlanma yetkisi var, borç para veren yok; başta İller Bankası”
EYT’den emekli olan çalışanlar için yılsonuna kadar 355 milyon TL tazminat ödemeleri gerektiği bilgisini de veren Başkan Seçer, konuyla ilgili şunları söyledi:
“EYT’den emekli arkadaşlarımız oldu. Ekonomik sıkıntı yaşıyorlar, ki herkes yaşıyor, belediyeler de yaşıyor. Hangi aklı selim belediye başkanı, emek etmiş, EYT’den ayrılmış çalışanının tazminatını geciktirir? Biliyorsunuz Meclis’ten borçlanma aldık, tahmin ettik 355 milyon TL bu yılsonuna kadar EYT’den tazminat ödememiz ortaya çıkacak. Bayramdan önce geçti biliyorsunuz. Ne İller Bankası’ndan ne bir başka bankadan 1 TL borçlanamadık. Borçlanma yetkisi var borç para veren yok; başta İller Bankası. Kamu bankaları özel sektöre veriyor bize vermiyor. Tezatlığa bakın. EYT’den dolayı 1 lira borcunuz yok. Ben diğer taraftan, oradan, buradan kıstım; 125 milyon birikmişti; bayram öncesi bütün emekçi kardeşlerimin hesabına yatırdım.”
“Biz aldığımız parayı yatırıma dönüştürüyoruz”
Pamukluk Barajı konusunun önemli olduğuna değinen Başkan Seçer, Tarsus’tan su alınmasına gerek kalmadan merkeze su verilebileceğini belirterek, “Pamukluk Barajı önemli bir su tutma havzası. 282 milyon metreküp. Şu anda da yüzde 78; bu rakamlar DSİ’den alınıyor; önemli bir kapasite. Berdan 160 milyon metreküp Pamukluk onun da 120 milyon metreküp üstünde. Tarsus’tan su almamıza gerek kalmaz. Tarsus’un suyu direkt zaten cazibesiyle bizim Tarsus Berdan Barajı’ndan Tarsus ova köylerine kadar gider. Birçok bölge yeraltı suları kullanıyor. Biz şehir suyu veririz onlara. Daha kaliteli su verme imkanımız olur. Buradan yılda 1 milyar TL elektrik enerjisi kullanıyorsak emin olabilirsiniz ki yarısı oradaki terfilere verdiğimiz faturadır. Biz bu faturadan kurtaracağız. Bugünkü rakamlarla 500 milyon, vatandaşımın yatırımı olacak. Daha modern arıtma, içme suyu şebekesi, kanalizasyon olacak. Suyun bedelini daha ucuz alacağız. Bu bize yeter. Biz vatandaş için varız. Çünkü biz aldığımız parayı yatırıma dönüştürüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Kredi olmazsa biz bu yatırımları öz kaynaklarla yapamayız”
Başkan Seçer, Pamukluk Barajı için daha önce DSİ ile 2016’da bir protokol yapıldığının bilgisini hatırlatarak, “Kredi olmasa biz bunları yapamayız. Biz bunları öz kaynaklarla yapamayız. Dört yılda yaptığımız 10 milyar liralık kendi öz kaynaklarımız ama bu tip birkaç milyar birden yatıracağımız yerlerde bizim krediye ihtiyacımız var. Kapılar kapalı. İller Bankası’nın kendi kredilerinden ya da dış krediler var; İller Bankası üzerinden bize sağlanıyor; o kredilerden buraya aktarılırsa biz de yaparız. DSİ yapmasın. Hem içme suyu arıtmasını yaparız hem isale hattını. Ben siyasete de girmek istemiyorum ama çok büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Belediyeler, iktidar belediyesi ya da iktidar olmayan belediyeler; bunlar bir realite” dedi.
Pamukluk Barajı’nın bir an önce yapılması gerektiğinin önemine vurgu yapan Başkan Seçer, “Şimdi DSİ isale hattını yapma hazırlığı içerisinde. Onlar tabi ki ihaleye çıkacak ama bir an önce olması gerek. Arıtma konusunda ‘Büyükşehir yapsın’ diyorlar, yapalım ama lütfen bölgenin siyasetçilerine de sesleniyorum; başta Sayın Valimize, bölge milletvekillerine, siyasilere; bu konuda bir kapı açılırsa, bir yardımcı olunursa, borçlanacak olan Mersin Büyükşehir; kamudur, bunu sağlayacak olan İller Bankası’dır; kamunundur, yani belediyelerin de orada payı vardır; bir sorun kalmayacak. Mersin yeni bir içme suyu kaynağına kavuşmuş olacak” diye konuştu.
Batı ilçelerinin su probleminin çözülmesi için bekleyen projeler olduğuna değinen Başkan Seçer, “Gülnar Ilısu; problemler var çözmeye çalışıyoruz. Otluca her şeyi hazır; Anamur için çok önemli. Ben göreve geldiğimde 100 milyon TL’ye bitecek projeydi. Şu anda herhalde 500 milyon TL’ye bitiremeyiz. Bakın faydalanamadık. Gittik, geldik. Anamur Belediye Başkanı ile gittik, Aydıncık Belediye Başkanı ile gittik. Orada hem düzenli depolama tesisi ile ilgili hem Otluca ile ilgili bir şey olmadı. Aydıncık’ta kanalizasyon, içme suyu başta olmak üzere; şimdi arıtması ile ilgili yine kredi sorunu yaşıyoruz. Burada Limonlu’da arıtma var, kanalizasyon daha önce yapılmış; problemli çözmeye çalışıyoruz. Çeşmeli’de vardı kısmen çözdük gibi irili ufaklı sorunlar olabiliyor. Bunlar bizden önceki süreçlerde, daha o bölgeler belediyelerin sorumluluk alanında olmadan önce de başlamış projeler var sonra da başlamış projeler var. Bunlar çözülür ama yeni projelerde de mutlaka İller Bankası ile bizim eşgüdümlü çalışma zorunluluğumuz var” şeklinde konuştu.
Spor, sanat gibi alanların özellikle çocukları ve gençleri kötü alışkanlıklardan uzak tutmak için iyi bir yol olduğunu ve bağımlılıkla mücadele edilmesi adına Mersin’de bağımlılıkla mücadele eden ailelerin kendisini ziyaret ettiğini ifade eden Başkan Seçer, “Ailelerimizle Mersin’de bir yaşam köyü oluşturma fikri üzerine görüştük. Bağımlılıkla mücadele eden kurumlar ve yerler var. Bağımlı kişiler buralara giderek belli bir süre buralarda terapi görüp, eğitimler alıyorlar ancak belli bir süre sonra eski hallerine dönebiliyorlar. Mevzuat çerçevesinde bir yaşam köyü oluşturup, buraların binalarını, fiziki koşullarını sağlayıp devrini sağlayabiliriz” dedi.