Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 14 No’lu İkamet Amaçlı İnşaat, 15 No’lu Mühendislik ve Mimarlık, 16 No’lu İnşaat Malzemeleri Üretimi ve Ticareti, 30 No’lu Sigortacılık Hizmetleri, 39 No’lu Emlak ve Destek Faaliyetleriyle 40 No’lu Genel İnşaat Faaliyetleri Meslek Komitesi iş birliğinde Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı düzenlendi.
Türkiye’nin bir deprem bölgesi olduğunu ve hayat devam ettiği sürece bu depremlerin süreceğini kaydeden Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, iş dünyasına deprem endüstrisi oluşturma tavsiyesinde bulundu. Bina güçlendiriciler, sarsıntı yalıtıcıları gibi malzemeler üretilmesi gerektiğini kaydeden Ercan, başlangıçta önem verilen binalar olmak üzere zamanla tüm binaların altına konulacak sarsıntı yalıtıcılarıyla yıkımların önüne geçilebileceğini vurguladı.
(Mersin Odak)- MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, Yönetim Kurulu Üyeleri, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’la sektör temsilcilerinin katıldığı toplantıda kentsel dönüşüm süreci ve uygulamaları detaylı olarak ele alındı. Üç oturumda tamamlanan konferansta afet yönetimi, dirençli ve sürdürülebilir kentler, dünyadaki iyi uygulamalar uzman konuşmacılar tarafından dinleyicilere aktarıldı. İki gün süren organizasyonun ikinci gününde ise konunun uzmanlarının katılımıyla Kentsel Dönüşüm Çalıştayı düzenlenerek Mersin’e bu konuda ışık tutacak yol haritası belirlendi.
Konferansın açılışında konuşan Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, depremleri felakete dönüştürenin insanlar olduğunu belirtti. Depremin güneşin doğması kadar doğal bir doğa olayı olduğunu vurgulayan Ercan, Türkiye’nin dünyanın en güzel ülkesi olması, tüm uygarlıkların beşiği olmasını deprem bölgesi olmasıyla açıkladı. “Çünkü deprem bölgesi demek jeotermal enerji, kaplıca, madenler, içme suyu, maden suyu demek” ifadesini kullanan Ercan, “Özetle deprem Tanrının laneti değil bir nimetidir. O zaman depreme uygun bir yaşam sürmeliyiz” dedi. 54 yıllık deneyimini aktarmak istediğini belirten Ercan, ardından Türkiye’de depreme yönelik bugüne kadar yürütülen çalışmaları özetledi. Mücadele noktasında Yapı Denetim Kuruluşları kurulduğunu hatırlatan Ercan, ancak bunun tek başına yeterli olmayacağını belirtti. Deprem yıkımlarının yüzde 65’inin yerden gelen sorunlardan kaynaklandığını hatırlatan Ercan, “Kötü zeminde iyi yapı olmaz. Demek iyi yer seçeceksin. Bunu seçmek için de mutlaka Yer Denetim Kuruluşları kurulmalı. Yer denetlendikten sonra yapı denetim kuruluşu yapıyı denetlemeli” dedi. Yeri jeofizik ve jeoloji mühendislerinin denetlemesi gerektiğini kaydeden Ercan, bu denetimin ardından eğer uygun bir alansa daha yapı oluşmadan Yapı Güvenlik Belgesi çıkarılıp tapuya işlenmesi gerektiğini vurguladı. Yer ve yapı denetim kuruluşlarının aynı zamanda bir sigorta şirketi gibi çalışması gerektiğine dikkat çeken Ercan, “Yerde bir sıvılaşma olur, yapıda oturma yıkılma olursa bu kuruluşların yapının tüm sorumluluğunu üstlenmesi gerekir. Bunlar yapılırsa depremin adı felaket olmaz” ifadesini kullandı.
Depremi yeteneksiz yöneticilerin, ekonomik yoksulluğun, düşük eğitim düzeyinin ve kaderci anlayışın felakete dönüştürdüğüne dikkat çeken Ercan, konuşmasını Mersin’i değerlendirerek sürdürdü. Mersin’den fay geçmediğini ancak yıkım için fay gerekmeyip sarsıntının yeterli olacağını kaydeden Ercan, “Mersin’in sorunu zemin sıvılaşması ve buna bağlı hissedilen aşırı çalkalanma” dedi. Kentsel dönüşüm için sahil kesiminin tamamen yeşil alan olarak bırakılıp Toroslar’a doğru önce bir katlı yapılar arkasına iki-üç katlı yapılar yapılarak devam edilmesi gerektiğini kaydeden Ercan, “Toros Dağlarına istediğiniz kadar yüksek kat yapabilirsiniz” dedi. Mersin’de tüm kentte vakit kaybetmeden rezonans çalışmasına başlanması, hangi bölgenin sarsıntıdan daha çok etkileneceğinin saptanması gerektiğini vurgulayan Ercan, bina kat sayılarının üniversitelerin çalıştığı sıvılaşma haritaları dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Mersin’in Kahramanmaraş depremini 6 şiddetinde hissettiğini ve kentteki tüm zeminle yapıların yorulduğunu hatırlatan Ercan, “Şu anda yerin eski özellikleri yok. Kenti depreme hazırlamak istiyorsanız önce göçü, nüfus artışını durdurup yapıları öyle planlamalısınız” değerlendirmesini yaptı.