Türkiye’de son 5 yılda yaklaşık 17 bin kişi HIV enfeksiyonu tanısı aldı. Uzmanlar, artışın önlenmesi için Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezleri’nin Türkiye genelinde artması gerektiğine dikkat çekiyor.
Türkiye’de 1985 yılından 15 Kasım 2022 tarihine kadar yüzde 19’u kadın, yüzde 16’sı göçmen olmak üzere 34 binin üstünde HIV ve 2 bini aşkın AIDS evresinde kişi bulunuyor. Ülkemizde son 10 yılda yeni tanı artış oranı yüzde 620 olarak kaydedildi ve bu artışın özellikle genç yaş grubunda olduğu biliniyor. Dünya genelinde yeni tanı artış oranında azalma olurken Türkiye’de bu oran her geçen gün artıyor. Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu üyesi Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı Koordinatör Yardımcısı Seda Çavuşoğlu, Türkiye’de artan HIV enfeksiyon oranlarına karşı Gönüllü Test ve Danışmanlık Merkezleri’nin (GDTM) arttırılması gerektiğini söyledi.
Çavuşoğlu, 2019 yılında yayınlanan Türkiye HIV/AIDS Kontrol Programı’nda öngörülen izleme ve takip çalışmalarının sonuçlarının açıklanmaması ve veri eksikliği sebebiyle Türkiye’de HIV’in toplum içerisindeki farklı grupları nasıl etkilediğinin tam olarak bilinmediğini dile getirdi. “HIV enfeksiyonu tanısı alan kişilerin yüzde 50’sinden fazlasının hangi yolla HIV edindiği bilinmiyor” ifadesini kullanan Çavuşoğlu, bunun da HIV’in önlenmesi için anahtar gruplara ilişkin yeterince bilgi sahibi olunamamasına, bu gruplara yönelik hizmetlerin geliştirilmesine engel olduğunu ve yeni enfeksiyon yayılımının artışına yol açtığını dile getirdi.
Hastaneler ve farklı sağlık merkezlerinde sunulan HIV testi hizmetlerinin toplumun tüm kesimleri için erişilebilir ve güvenli olmadığına dikkat çeken Seda Çavuşoğlu, “Toplumda dezavantajlı konumda bırakılan farklı grupların sağlık merkezlerinde HIV testi olmalarının önünde sistematik bariyerler bulunuyor. HIV testi sunan sağlık merkezlerine ulaşım, sağlık çalışanlarının HIV farkındalığı, ifşa edilme ve damgalanma kaygısı, geçmişteki ayrımcılık deneyimleri, test öncesi danışmanlık hizmetinin olmaması başta olmak üzere farklı nedenler kişilerin test olmalarını zorlaştırıyor hatta engelliyor. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü verileri, tanı alanların yarısının geç tanı aldığını, yani bağışıklık sistemleri güçsüzleştikten veya farklı sağlık sorunları ortaya çıktıktan sonra HIV statülerini öğrendiklerini ortaya koyuyor. Bu da toplumdaki HIV farkındalık seviyesinin ve HIV testi hizmetlerinin erişilebilirliğinin düşük olduğunu gösteriyor” dedi.
HIV pozitif olabileceklerini düşünen kişilerin duyulacağı kaygısı ile test yaptırmaktan kaçındıkları, HIV testi olmak için özel laboratuvarları tercih ettiklerini ya da farklı şehirlere gitmek durumunda kaldıklarını aktaran Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Farkındalık eğitimlerini tamamlamış personellerle ücretsiz ve anonim test, danışmanlık ve HIV testi hizmeti sunan GDTM’ler bu engelleri ve kişilerin test olmak ile ilişkilendirebilecekleri muhtemel zararları azaltarak test olmayı kolaylaştırıyor. Böylelikle risk şüphesi olan kişiler gönüllü olarak bu merkezlere başvurabiliyor. GDTM’ler Türkiye genelinde sadece 6 şehirde bulunuyor. Bu merkezlerin sayılarının artması, HIV’in erken teşhisinı kolaylaştıracak ve yayılımdaki artışın önlenmesinde önemli rol oynayacaktır. GDTM’lerin daha etkili olabilmesi için danışma merkezi ile tedavi hizmetleri veren hastanelerin enfeksiyon poliklinikleri arasındaki bağlantıyı kolaylaştırıcı ve güçlendirici bir sistem oluşturulmasında yarar bulunuyor.”
Türkiye 2005 yılında, Küresel Fon’un 5. Turu’ndan 3,8 milyon dolarlık bağış aldı. HIV/AIDS Önleme ve Destek Programı kapsamında 13 sivil toplum örgütü tarafından 16 proje yürütüldü. Yine bu kapsamda 2007 yılında ülke çapında 14 GDTM kuruldu. Başlangıçta GDTM’lerin sayısının artırılmasının hedeflenmesine karşın, proje kapsamında yürütülen bu merkezlerin çoğu 2015 yılında projenin sona ermesiyle kapandı. İnsan hakları temelli ve sıfır ayrımcılık yaklaşımıyla hizmet vermesi beklenen GDTM’ler kişilerin HIV statülerini öğrenmelerini kolaylaştırdıkları gibi aynı zamanda pozitif sonuç sonrası yönlendirme yaparak, kişilerin daha kısa sürede tedaviye ve viral baskılanmaya erişmelerini sağlıyor. Belediyelerin öncülüğünde açılan GDTM’ler faaliyet gösterdikleri bölgelerde 95-95-95 hedeflerine ulaşılmasında ve HIV enfeksiyonu yayılımının azaltılmasında büyük önem teşkil ediyorlar. Ayrıca GDTM’ler negatif sonuç sonrası kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda, HIV bulaş yolları ve farklı önlem araçları hakkında bilgilendirme yaparak bulundukları bölgede yaşayan halkın HIV farkındalığının artmasına da katkıda bulunuyor, halk sağlığını olumlu yönde etkiliyorlar. Yeni GDTM’lerin açılabilmesi için belediye ve Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü arasında bir iş birliği protokolü imzalanması gerekiyor.
CİSÜ Platformu, cinsel haklar ve üreme haklarının temel insan hakları kapsamına girdiği kabulüyle; cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarına ve hizmetlerine hiçbir ayrımcılık olmadan erişimi desteklemek üzere çalışan; ulusal ve yerel sivil toplum örgütleri, akademik kurumlar, meslek örgütleri ve akademisyenlerin bir araya gelerek bireyin özel hayatında ve kamusal alanda ortak savunuculuk çalışmaları gerçekleştirilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. CİSÜ Platformu 2013-2018 yılları arasında Kahire +20 ve Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri Platformu adıyla çalışma yürütmüştür. Avrupa Birliği (AB) Türkiye Delegasyonu tarafından yürütülen Sivil Toplum Ağlar ve Platformlar Destekleme Programı tarafından desteklenen “Türkiye’de Üreme Hakları ve Sağlığı Platformunun Güçlendirilmesi” projesi kapsamında 2020 yılı şubat ayı itibariyle Platform çalışmaları yeniden aktive olmuştur. Platform cinsel sağlık ve üreme sağlığı, aile planlaması, kadın sağlığı, halk sağlığı, toplumsal cinsiyet eşitliği, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, engellilik, sığınmacı ve mülteciler, gençlik ve hukuk alanında çalışmakta olan sivil toplum kuruluşları ve bireysel üyelerden oluşmaktadır.