On milyona yakın (2022 sayımına göre 9,7 milyon) nüfusa sahip, üyesi olduğu AB’ nin her türlü desteğini arkasına almış, kişi başına düşen geliri 33 bin dolar olan tuzu kuru Macaristan ile Türkiye’ yi karşılaştırmanın pek çok açıdan sorunlu olduğunun farkındayım…
Ama iki ülkenin siyaset iklimi ve son yıllardaki seçimlere yansıyan tabloları birbirine o kadar benziyor ki, Türkiye’ nin geleceğini önemli derecede etkileyecek genel seçimler öncesi Macaristan’ dan alınacak hayli fazla dersler var…
Macaristan’ ı 12 yıldır yöneten Orban devlet kaynaklarını fütursuzca kullanan, amaca uygun biçimde kullanılması gereken AB fonlarının dağıtımında bile suiistimal iddialarının ayyuka çıktığı bir isim…
Orban, partisi Fidesz’ i, 2010’da iktidara taşımakla kalmadı, değiştirdiği seçim sistemi sayesinde 2014’ te yüzde 45,5 oya ulaşan ve 2018 seçimlerinde bunu da aşarak 48,5 oyla Macaristan tarihinin en önemli seçim başarılarından birine imza atmakla kalmadı, 2020 itibariyle ülkenin en uzun süreyle ülkeyi yöneten başbakan sıfatına da sahip..
Bunda 2010 yılında aldığı %52 oya karşı parlamentonun %68’ini elde etmesi ve bu tablo sayesinde partisinin tek başına anayasa değişikliği yapmasına imkan vermesiyle 2012’ de yapılan, yargı bağımsızlığını, medya özgürlüğünü, meclis gücünü azaltan yer yer ortadan kaldıran yeni anayasanın da rolü vardı.
Orban öncesi iktidarda olan ve en güçlü parti konumundaki Sosyalist Parti (MSZP) ise 2014’ten beri kan kaybediyor ve 2018’ de Orban’ dan da beter aşırı sağcı Jobbik partisinin de gerisine düşerek %12’ lik halk desteğiyle ancak üçüncü parti olabildi…
Orban’ ın seçimleri maniple etme becerisine ve popülizmin dibine vuran siyaset tarzına karşı muhalefet 2019 yerel seçimlerinde birlikte hareket etme kararı alırken siyasi görüşlerin bir yana bırakılıp Orban’ ın demokrasi dışına taşan gidişine dur denmesi ortak hedef olarak ortaya çıktı…
Doğru tespit edilmiş adaylarla örneğin başkent Budapeşte belediye başkanlığı oluşturulan koalisyonun ortak hareketi ve bir aday etrafında kenetlenme sayesinde başarıldı…
2019 yerel seçim tablosu aşina geliyor değil mi?
Bu kadar da değil…
Orban döneminde oluşan iklim iki cepheli bir Macaristan siyasi tablosunu da doğurdu…
Bir yandan tek başına çok düşük oya sahip olsa da Fidesz ile ittifak oluşturan Hıristiyan Demokratlar karşı cephede ise Orban’ ı ve kurduğu demokratik olmayan tek adama dayalı rejimi sandığa gömmeye kararlı olanlar yer alıyordu…
Gittikçe zorlanan, kamuoyu desteği azalan Orban’ dan kurtulma arayışı 2019 seçimlerinin verdiği moralle birleşince 2022 seçimlerine 6 muhalefet partisi aynı çatı altında oluşturulan ittifakla gitmeye karar verdi…
Büyük beklentiler, büyük umutlar, 6 partinin yarattığı sinerji dalgası, özellikle genç seçmenlerin muhalif ittifaka olan desteği…
Bağımsız gözlemciler muhalefetin bu kez Orban’ ı iktidardan indireceği iddiasını güçlü biçimde dillendirirken 2 Nisan 2022 Pazar akşamı tam aksine bir tablo çıktı ortaya…
Orban 2018 genel seçimlerinde aldığı oyları artırarak çıkarken muhalefet ittifakının aldığı oy ittifak içinde yer alan partilerin 2018’ de aldıkları oy toplamının altına düşmekle kalmadı, parlamentodaki sandalye sayısı da azaldı.
Macaristan muhalefetini oluşturan parti temsilcileri, her yenilgi ardından olduğu gibi, seçimlerin adil şartlarda yapılmadığı, devlet kaynaklarını dilediği gibi harcayan Orban ve ekibine karşı asimetrik bir yarışa mahkum edildiklerini dile getirdiler ve iddiaların tümü de gerçeklik payına sahip…
Ama soru şu? Gerçek bunlardan mı ibaret?
Muhalefet bloğunun kendi iç işleyişi, ittifakın yönetilme biçimi, seçim kampanyasının idaresi hatasız mıydı?
Macaristan’ da Orban’ dan kurtulma ittifakının uğradığı hezimet pek çok yönden yeniden parlamenter sisteme dönüş hesapları yapan Türkiye’ deki tüm seçmenleri ve en önce Millet İttifakını yakından ilgilendiriyor..
İlgilendiriyor çünkü, Orban rejiminin bugünkü Macaristan’ a giydirdiği rejim elbisesiyle Erdoğan’ ın Türkiye’ deki uygulamaları çoğu yerde birebir örtüşüyor…
Macaristan seçimlerinden muhalefeti temsil eden Millet ittifakı gerekli dersleri çıkarmazsa en geç 2023 Haziranında yapılacak (bu yılın ekim ayından itibaren her an baskın seçim sandığı da önümüze gelebilir) seçim akşamında yeni hüsranlar yaşanması kaçınılmaz…
O halde Macaristan’ da muhalefetin neyi yanlış yaptığına ilişkin bazı hususları Türkiye ile harmanlayarak not etmekte yarar var:
Muhalif ittifakı oluşturan sol ve sağ arasında doku uyuşmazlığı giderilemedi. Tavanda verilen birliktelik mesajları tabanda yankı bulmadı. Örneğin 2018’ de %20 oy alarak Fidesz’in ardından ikinci büyük parti olarak meclise giren sağcı Jobbik partisinin seçmen kitlesi kendileriyle aynı frekansta olan sağ idol Orban’ a karşı sol partilerle iş birliğine sıcak bakmadığı sır değildi. Ancak kimi kopuşlara rağmen parti üst yönetimi tarafından çok ciddiye alınmadı ve derken sandıktan çıkan büyük hezimet, Jobbik partisinin güçlü olduğu bölgelerden ortak muhalefete yeteri kadar destek gelmediğini ortaya koydu..
Orban’ dan kurtulma ittifakının sadece sağ bileşenleri değil, sol kanadında da benzer tablo ortaya çıktı: Sol partilerin seçmenleri de ortak listelerdeki Jobbik adaylarına oy vermedi…
Kısaca Macaristan seçimleriyle bir kez daha ortaya çıktı ki, aritmetikteki 2+2 eşittir 4 eder ilkesi iş siyasete geldiğinde işlemiyor.
Bazen 2+2 toplamda 14 bile edebilirken, oyunu iyi kurgulamazsanız 2 dahi etmiyor..
Macaristan ile Türkiye’ nin özellikle son on yıllık siyasi süreci arasındaki benzerlikler bununla sınırlı değil…
Muhalif ittifakın ortaklaşa belirlediği Başbakan adayının gafları ve performansıyla kafası karışan seçmenin, tüm dayatmalarına rağmen ‘güvenilir liman Orban’ tercihi ve diğer faktörler…
Devam edeceğim Macaristan seçimlerinden çıkarılacak derslere…
ABDULLAH AYAN