Tasarruf tedbirleri gündemi yoğun biçimde meşgul ederken size ibretlik bir tasarruf hikâyesi anlatayım: 2009 Belediye seçimlerine tam bir yıl bir hafta kalmışken iktidardaki AK Parti, farklı bir siyasi mühendislik hesabına soyunmuş ve pek çok Büyükşehir Belediye sınırları içinde ilçeler kurulmasını sağlayan kanun TBMM’ den geçirilerek 22 Mart 2008 tarihli resmi gazetenin hem de mükerrer sayısında yayınlanmış ve yürürlüğe girmişti.
Tam 43 yeni ilçe oluşturuluyordu ancak bu ilçelerin neredeyse tamamı iç içe geçmiş ve sınırları kaldırımlarla ayrılan zorlama ilçelerdi..
Bir milyondan az (855 bin) nüfusa sahip Mersin merkez dört ilçeye ayrılmış, Müftü deresinin doğusu Akdeniz, batısı Yenişehir, kuzeyi Toroslar ve o güne kadar kendi kaderine terk edilmiş Mezitli Mersin Büyükşehir çatısı altında bir araya getirilmişti.
Yasa öyle bir zamanlamayla hayata geçmişti ki, 29 Mart 2009 günü yapılacak yerel seçimlerde işletilebilmesi için arada bir yıldan uzun süre olmasına özellikle dikkat edilmişti…
İş bu zoraki ilçelerin ihdas edilmesiyle de bitmedi…
855 bin nüfusa sahip Mersin merkeze yamanan bu 4 ilçe tüm kamu kurumlarının müdürlükleriyle donandı…
4 ilçeye milli eğitim müdürlüğü, emniyet müdürlüğü, Tarım müdürlüğü, sağlık müdürlüğü, nüfus müdürlüğü, gençlik spor müdürlüğü, sosyal hizmet müdürlüğü, mal müdürlüğü, tapu müdürlükleri, kurulurken inanın ister inanmayın dört ilçeye dört te ilçe müftülüğü ihdas ediliyordu…
Hem de 2004’ te Adalet, güvenlik, eğitim dışında tüm hizmetleri yerele bırakacağız, hangi kentin hangi sporu yapacağına neden merkezi idare karar versin diyen ve bu konuda yasal düzenlemesi dönemin Cumhurbaşkanınca veto edilmese hayata geçecek olan AK Parti imzasını taşıyordu bu yeni ucube sistem…
Ucube diyorum çünkü; ilçe müdürlükleri, ilçe müftülükleri kurulmasıyla bitmiyordu ki dayatılan sistem.
Her müdürlüğe en az 50-60 kişilik kadrolar, müdürlüklere mekânlar, yasal anlamda yeri olmasa da bir biçimde kalıba uydurulmuş makam arabaları, odacılar, çaycılar, sekreterler, güvenlik elemanları derken sadakat sınavından geçmiş binlerce kişilik istihdam yaratıldı…
2008 yılında 2,5 milyon olan memur sayısının 2023 sonunda 5,2 milyona ulaşmasında özellikle bilişimin ve teknolojinin hayatımıza bu denli girmesinin de tartışmasız etkisi tartışılmaz…
Örneğin artık ülkenin neresinde olursanız olun, her türlü tapu işlemini e-devlet üzerinden hatta noterler aracılığıyla yapabiliyorken hadi il tapu müdürlüğünden de geçtim onca ilçe tapu müdürlüğüne ne gerek vardı? Ve özellikle bugün gerek kaldı mı?
Mersin’ e bir il müftüsü yetmiyor muydu da,4 ilçe müftüsü ve müftülerin emrine onca sayıda personel kadrosu verdiniz?
Mersin il spor müdürlüğüne ilave 4 ilçe spor müdürlüğünü kadrolarıyla, makamları mekânlarıyla kuracağınıza Büyükşehir Belediyesine tüm spor etkinliklerini bıraksanız, birilerine istihdam sağlama dışında hangi iş eksik kalacak? Hangi hizmet aksayacak?
Artık havuzda su kalmadığı için emeklisini açlığa mahkûm eden bugünkü ekonomik kriz tarihin en büyük sosyal krizine doğru ülkeyi sürüklerken tasarruf tedbirleri alıyoruz diyenler, eğer gerçekten su alan geminin deliklerini tıkamak istiyorlarsa kamunun personel sayısını özellikle de bu kuruldukları günden beri işlevsiz ve anlamsız bu zoraki il merkezlerindeki tüm ilçeleri derhal kapatmanın yol ve yöntemini bulmaya çalışsınlar…
Tüm bunlara özellikle de neden bugün dikkat çekmeye çalıştığıma gelince…
4 ilçeye kaymakamlıklar ihdas edilince, bu yeni bürokratik yapılara mekân arayışları başladı. Kısa zamanda Toroslar, Mezitli ve son olarak Akdeniz kaymakamlıkları yeni inşa edilen şatafatlı hükümet konaklarına sahip oldu…
2023 yılında görkemli açılışa sahne olan Akdeniz Kaymakamlığı Mersin tren garının kuzeyinde ve demiryolu güzergâhına komşu bir yerde konuşlanmıştı…
Tam 7500 metrekare alan üzerinde yer alan konak ötesi Külliye-Saray karışımı yeni binayla ilgili şok gelişme 28 Haziran 2024 günü Resmi Gazetede yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ortaya çıktı…
Kararnameyle, ‘Mersin-Adana-Osmaniye-Gaziantep Yüksek Standartlı Demiryolu Hattı İnşaatı ile Elektromekanik Sistemlerin Temini Projesi kapsamında, demiryolu hattının geçeceği güzergahta yer alan kimi taşınmazlar acele kamulaştırma kapsamına’ alınıyordu..
Yüksek standartlı ve hızlı demiryolu yapımı ve trenin geçeceği güzergah normal bir trenden farklı özellikler taşıyor..
TCDD’ nin hazırlayıp Cumhurbaşkanınca onaylanan ve resmi gazetede yayınlanarak kesinleşen listedeki taşınmazlar işte bu inşaat ve güzergâh kapsamındaki yerler…
Hızlı kamulaştırma kapsamına alınan taşınmazlardan biri de Nusratiye Mahallesi 10212 ve 10213 ada 1 nolu parseller…
Peki, ne var bu ada ve parseller üzerinde derseniz? Harita tam olarak 2023’ te tamamlanan Akdeniz Kaymakamlığı Hükümet Konağını gösteriyor… Kararnamesi bugünlerde imzalansa da Mersin-Adana arasında sefer yapacak hızlı tren projesi tam 20 yıldır yatırım programlarında yer alıyor..
Akdeniz Kaymakamlığı henüz kurulmamışken vagonları Güney Kore’ den getirilip her seçim döneminde hizmete gireceği müjdeleri verilen iki kent adına da hayati önem taşıyan özelliklere sahip projeden söz ediyoruz kısaca…
Mersin’ de başka yer kalmamış gibi trenin son durağı olan gar binası arkasında aktarma ve manevra sahasına komşu kaymakamlığa konak inşaatına başlanmadan önce Valilik ve valiliğe bağlı yatırımları izleme kurulu ile TCDD arasında yapılacak yatırımın konumu gereği görüş alışverişinde bulunuldu mu?
Yoksa kervan yolda dizilir misali, ‘bir an önce Konağı tamamlayalım, gerisi Allah kerim’ mi dendi? Yarın acil kamulaştırma gereği Konağın tümü bir yana kamu kaynaklarıyla çakılan bir çivinin sökülmesi, bir tuğlanın kaldırılması söz konusu olduğunda bunun faturasını kim ödeyecek?
Mersin ile Adana’yı birleştirmesi bir yana Çukurova Havalimanı ile iki kenti buluşturacak en sağlıklı ulaşımı sağlayacak hızlı tren mi, kamu kaynaklarının beyhude yere harcanması konusunda ders olarak okutulmaya aday Akdeniz Kaymakamlığına konak mı diye soracak olursanız; aklı başında herkesin yanıtını duyar gibiyim…
Keşke bürokrasi de duysaydı kamuoyunun sesini ve halkın kıt kaynaklarını makam odalarına, arabalarına, bürokrasiyi azaltacağına arttıran şişirme kadrolara değil de verimli alanlara, projelere hasretseydi…
ABDULLAH AYAN