Uzun bir süredir Mersin’de gazetecilik ve gazetecilerin sorunları üzerine bir şeyler yazmak, içimi dökmek istiyordum. Kentteki gazetecilerin akıl sır erdiremediğim ilişkilerini, gazete bile okumayan sözüm ona gazeteci diye geçinip belediyelerden ikili ilişkiler ile uçuk, fahiş ücret alan şahıslara ve o kurumlara bir çift söz söylemek istiyordum.
Hala istiyorum ve yazacağım. Kamuoyu öğrensin Mersin’de gazeteciliğin suyunun çıktığını. Ama önce dün yaşanan rezil, çağdışı ve kimin maşası olduklarını gerçekten merak ettiğim provokatörlere ve Mersin’in kirli güçlerine lanet etmek istiyorum.
Mersin’de son zamanlarda basına yönelik çeşitli kesimlerin baskıcı ve yıldırma politikaları dayanılacak takat bırakmadı. Artık gazeteciler, kamuoyuna karşı sorumluluğundan çok kendilerine karşı gelecek saldırılara nasıl cevap olacaklarını düşünecek hale geldi.
‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ atasözü artık iki şekilde Mersin’de hayat buluyor. Birincisi ve kurumların kendilerince ‘temiz iş’ gördükleri abonelikleri iptal etme yada abone olmama. Gazetecileri hali hazırda ekonomik sıkıntılara karşı savunmasız bırakmaktır. İkincisi ise aba altından sopa gösterme diye bilinen çeşitli tehdit, korkutma ve savcılığa şikayet etmek.
Partilerin gençlik kolları üyeleri veyahut sağdan(!) soldan(!) buldukları gençleri ‘güzide basın emekçileri’ diye öve öve bitiremedikleri basının üzerine salarak ‘ayağınızı denk alın’ mesajı vermeye çalışır hale geldiler.
Mersin Haberci Gazetesi, kentin en önemli basın kurumlarından biridir. Seversiniz sevmezsiniz ki basın okuru mutlu etme garantisi vermez. Ve doğal olarak kimseye de gazetecileri tehdit etme hakkı verilmez, suçtur. Lanetliyoruz.
Ben Mersin Haberci Gazetesi’nin bir çalışanı değilim. Bir birey, bir gazeteci olarak Mersin’de yaşanan birçok olaya Haberci Gazetesini takip ederek vakıf oldum. Bazen de eleştirdiğim bakış açıları da olabilir. Fakat bu ve diğer nedenler basın emekçilerine yapılan saldırıları asla haklı sebep yaratmaz.
Bir gazeteci olarak Mersin Haberci Gazetesi’ne yapılan saldırıyı kınıyor ve geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Basına yönelik her türlü saldırılara karşı dayanışma içinde olalım.
Mersin’deki gazetecilik anlayışı ile ilgili söyleyecek sözümü bir sonraki yazımda dile getireceğim. Artık birilerini rahatsız edelim. Halkın parasını liyakatsiz gazetecilere, ihalelere, otellere, konserlere, etkinliklere harcayanlardan hesap sorma vakti geldi. Mersin Halkının vergilerini, alın terini yandaşa akıtan belediyelere dur deme vakti geldi.